7 Haziran 2011 Salı

"AN" MESELESİ



Zaman... Hızla ve anlamadan akıp gidiyorsa ve sen Sezen'in şarkısındaki gibi "anneni daha sık anımsıyor, hatta anlıyorsan" artık büyümüş, kocaman olmuşsun demektir. O hiç bitmeyecek sandığın çocukluk ve sancılı ergenlik sona ermiş, koskoca bir insan olmuşsundur. İşte tam da o noktada duruyorum ben. Bedeni büyümüş, aklı, fikirleri büyümüş ama kalbi çocuk kalmaya devam eden, etmeye çalışan bir yetişkin. Belki de bu yüzdendir hep dönüp dolaşıp çocukluğumun o mutlu, masum ve eğlenceli yıllarına dönüp bakmam, sık sık o günler üzerine konuşmam, yazmam, sık sık "Ben çocukken..." le başlayan cümleler kurmam.
İşte yine öyle bir an. İçinde "Ben çocukken..." li cümleler olan bir yazıya başlamam an meselesi... Bir sürü kurulacak cümle var... Mesela; "Ben çocukken hiçbirşeyin hazırı değil de ev yapımı, tazesi makbuldü. Kış gelmeden kilolarla ayıklanıp buzluğa atılan bezelye ayıklama seansları yapılırdı. Annem ve komşu teyzeler çaylarını doldurup serdikleri gazetenin sol yanına ayıklanmamış bezelyeleri, ortaya da kocaman bir boş tas koyar, sol yandan alıp ayıkladıkları bezelyelerin kabuklarını sağ yanlarına bırakırlardı. Seans sona erince, torbalara konan bezelyeler doğru buzluğa giderdi. " demem an meselesi. Ya da mesela, "Ben çocukken, bayram geldiğinde el öperek mendil arasında, müthiş bir zerafetle verilmiş bayram harçlıklarıyla bakkala (gerçek bakkala)  büyük bir hevesle koşup çatapat almaya giderdik. Ben hem heves eder hem de korkardım çatapattan. O yüzden de hep kocaman bir taş bulur olabildiğince uzak bir mesafeden o koca taşı atıp küçücük çatapata denk getirmeye çalışır, dakikalarca uğraşıp sonunda denk geldiğindeyse korkudan kulaklarımı tıkayıp çığlık çığlığa bağırırdım." demem de an meselesi. Ya da ; "Ben çocukken, öğretmenimiz son derste siyah tahtaya kocaman "ÖDEV" yazar ve sıralardı; 1- Matematik sf.13 2-Hayat Bilgisi sf. 23 diye. Ben de önlüğümün cebinde taşıdığım küçük not defterini çıkarır ve tane tane, baka baka yazardım ödevlerimi." demem an meselesi. Veya ; "İETT otobüsleri ile ilgili yapılan geyiklerden bir tanesi de bu kısaltmanın açılımıyla ilgiliydi. "İneklik Etme Taksi Tut" deyip her seferinde gülerdik bu saçma şeye. Sonra otobüse binince, şimdiki gibi  "DIRITT!" diye basılan akbiller yerine, tam ve öğrenci oluşuna göre rengi değişen, kağıttan biletleri metal kutuya atardık. Bir süre sonra  otobüsün içini yanık kokusu sarardı çünkü "şöför amca" dolmuş olan kutudaki biletleri yakardı. Hala o yanık kokusu burnumdadır." demem de an meselesi.
Büyüdükçe, eskiye daha sık döner ve "Ne güzel günlerdi be! Hatırlıyor musun bir keresinde..." diye başlayan cümleleri daha sık kurar oldum. Eski mi özlediğim, yoksa o masumiyet mi bilmiyorum ama "Ben çocukken..." diye başlayan birşeyler yazmam an meselesi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder